Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) Türkiye Milli Komitesi işbirliğinde düzenlenen, “Dijital Çağda Türkiye İçin Fırsatlar: Kamu Politikaları, İnovasyon ve Büyüme” Konferansı İstanbul’da yapıldı. Konferansa Yönetim Kurulu Başkanı Arif GÜNEŞ ve Meclis Başkanı M. Beşir ALTUNÇ kaltıdı.
TOBB Başkanı M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU, dijital teknolojinin yeni bir fırsat sunduğunu belirterek, “İş süreçlerini değiştiriyor, üretim ve istihdamı etkiliyor. Yeni teknolojiler bir taraftan istihdamı azaltıyor. Ama verimlilik artışı sayesinde yeni işler, meslekler ortaya çıkıyor. Ne yazık ki, biz hala işin ununda değil, ünündeyiz. Dünya, dijital ortamı iş yapmak için kullanıyor, bizlerin çoğu hala işin dedikodusundayız” dedi.
Küresel çapta 326 adet unicorn çıktığına dikkat çeken HİSARCIKLIOĞLU, “Bunların içinde Nijeryalı var, Kolombiyalı var, Estonyalı var, Portekizlisi, Singapurlusu var. Ama Türk yok. Geçenlerde Endonezya’daydım. Kişi başı geliri bizim yarımız kadar, ama piyasa değeri 1 milyar doları aşan 3 startup firmaları var. Türkiye’deyse biz daha hiç unicorn görmedik. 2010 yılından beri dünyadaki değişimi takip edemediğimizin en iyi göstergesi, işte bu unicorn listesi. Dijital dönüşüm kaçınılmaz. Hayatımıza iyi mi kötü mü gelecek, henüz bunu bilmiyoruz. Ama geleceği kesin. Dolayısıyla dijital dönüşümü mitleştirmek yerine, anlamaya çalışmalıyız” şeklinde konuştu.
TOBB Başkanı, kendi neslinin sanayi devrimine yetişmede geride kaldığını anlatarak, “Evet, 1980’den sonra, rahmetli Özal sayesinde, rekabeti, dışa açılmayı öğrendik. Sanayimizi ve ihracatı, düşük teknolojiden, orta teknolojiye yükseltmeyi başardık. Ama aynı başarıyı, ortadan, yükseğe geçişte gösteremedik” dedi.
10 yıl önce sosyal medya diye bir olayın olmadığına vurgu yapan HİSARCIKLIOĞLU, şimdi binlerce sosyal medya uzmanının var olduğunu söyledi.
E-Ticaret sayesinde, tuğla ve çimento ile yapılmış mağazalara ihtiyacın azaldığına dikkat çeken HİSARCIKLIOĞLU şöyle devam etti: “Ama tuğla ve çimentodan yapılmış, geniş bir lojistik merkezleri zinciri kurmaya, tüm bunları organize edecek, yapay zeka uzmanlarına, siber güvenlik ekibine ihtiyaç var. İşte, gelişme böyle oluyor. Demek ki, dünden kalanı, düne bırakmak ve ileriye bakmak gerekiyor. Steve Jobs’un “Yaşamın en önemli icadı ölümdür.” dediği de bu. Ölen şirket, yaşamın göstergesidir, yeniye yer açar. Zombi’ye dönüşüp, devlet desteğiyle, yenilerin piyasaya girişinin engellenmesiyse kötüdür. Ankara’da bizim kamu idaresinin öğrenmesi gereken de budur. Dijital ekonomiye geçişte, Türkiye’nin, acilen çözmesi gereken bir diğer problem, milli eğitim sistemidir. Zira teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, bunu yönetecek, kurgulayacak ve geliştirecek olan insandır. Bizim öncelikle, çocukların uyum kabiliyetini artırmaya yönelik, yeni bir eğitim anlayışına ihtiyacımız var”.
-“Türkiye’nin bu yarışta, tutukluğunu ve hareketsizliğini üzerinden atması gerek”
TOBB olarak, Milli Eğitim Bakanlığı ile önemli bir ilki gerçekleştirdiklerini hatırlatan HİSARCIKLIOĞLU, “Mesleki eğitim ile reel sektörü, birbirine entegre etmeye başladık. Başlangıç olarak, her ilde 1 meslek lisesi, Odalarımız ve Borsalarımız tarafından yenilenecek ve modernize edilecek. Böylece piyasada talep gören niteliklere göre hazırlanan, yeni ve dinamik bir mesleki eğitim modelini başlatmış olacağız” dedi.
HİSARCIKLIOĞLU ayrıca kadın ve genç girişimci kurullarının dünyanın önemli teknoloji şirketleriyle çalıştığını, 81 ilden binlerce kadın girişimciye kodlama ve e-ticaret eğitimleri verdiklerini söyledi.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde çocuklar için Dijital Çağ Atölyesi düzenlediklerini belirten HİSARCIKLIOĞLU, “Eğitimi halledebilirsek, daha sonra sırada, firmalarımıza buradaki tehditleri ve fırsatları doğru aktarmamız lazım. Mesela geleneksel bir sektör olan emlak işinde, bir girişimci, mekânların görüntülerini çekip, sanal gerçeklik VR gözlüğü kullanarak bunları pazarlıyor ve satışlarını hızla artırıyor. Üçüncüsü de, yeni teknolojiler için destek sistemleri lazım. Kamu doğrudan şirkete destek sağladığı gibi, tüketicilere vasıtasıyla da destek sunabilir. Kamu politikaları kullanılarak, mesela, çevreyi daha az kirleten araçlara doğru tüketiciler yönlendirebilir. Şirketler ve ürünler arasındaki seçimi, desteği alan çok sayıda tüketici yapar” dedi.
HİSARCIKLIOĞLU, sonuç olarak, Türkiye’nin bu yarışta, tutukluğunu ve hareketsizliğini üzerinden atması gerektiğini, teknoloji gelişsin diye bekledikçe, fırsatları da kaçırdıklarını ifade etti.
Meselenin bir de denetim ayağı olduğuna vurgu yapan HİSARCIKLIOĞLU şunları kaydetti: “Dünyada ve Türkiye’de dijital pazarlarda faaliyet gösteren firmalar sadece ürettikleri değer açısından değil, ekonomik ve toplumsal olarak yol açabildikleri olumsuzluklar üzerinden de tartışılıyor. Bazı uygulamalar, rekabeti ihlal eder nitelikte olabiliyor. Piyasalarda disiplini ve düzeni sağlamayı amaçlayan düzenleyici kurumların, bunlardan hangilerinin, rekabeti engellediğini tespit etmesi, çok kritik önemde. Özel sektör olarak bir önemli beklentimiz de, kamu kurumlarının adil rekabeti bozan uygulamalarının da, Rekabet Kurulu gündemine alınması ve incelenmesidir. Özetle, bu yeniçağın ruhuna uygun bir rekabet politikasının geliştirilmesi gerekiyor. Milletlerarası Ticaret Odası ICC, rekabet hukuku alanında en etkin sivil toplum örgütü olarak bilinen Rekabet Komisyonu aracılığıyla, bu politikaların geliştirilmesine, bölgesel ve uluslararası Rekabet Network’ü – ICN ile beraber global katkı sağlıyor”.
Milletlerarası Ticaret Odası’nın (ICC), dünyada ticaretin ve yatırımların artması için çalışan en büyük iş dünyası kuruluşu olduğunu anlatan TOBB Başkanı, Temel faaliyet alanı, tüm dünyada kabul gören ve ticarette ülkeler arasındaki farklı uygulamaları kaldırmayı amaçlayan, iş kurallarını oluşturmaktır. Bu çerçevede, farklı ülkelerden özel sektör temsilcilerini bir çatı altında toplayarak, dünyada ticaretin artırılması ve ticaretin önündeki engellerin kaldırılması için referans kurum haline gelmiştir. ICC, hem gelişen, hem de gelişmekte olan ülkelerde faaliyet göstermekte olup, Birleşmiş Milletlerde bizlerin sesini duyuran, tek iş dünyası örgütüdür. 100’den fazla ülkedeki üyeleri aracılığıyla 45 milyondan fazla şirketi ve 1 milyardan fazla çalışanı temsil etmektedir. Ülkemizde, ICC Türkiye Milli Komitesinin kurulması ve faaliyetlerinin yürütülmesi işini, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği üstlenmiştir. ICC Türkiye Milli Komitesi, ICC bünyesindeki 92 ülke içinde, en aktif çalışan komiteler arasındadır. Özel sektörümüzü de yakından ilgilendiren, INCOTERMS-2020’nin, yani Uluslararası ticarette ihracatçı ve ithalatçıların hak ve yükümlülüklerini belirten, uluslararası standart kuralların, yeni versiyonunun, hazırlanmasında, Komitemiz de yer almıştır. ICC Türkiye; tahkim, bankacılık, ticaret hukuku, dijital ekonomi, fikri mülkiyet, rekabet, vergi politikaları, gümrükler ve ticaretin kolaylaştırılması üzerine yoğunlaşmıştır. Tüm bu konularda, uluslararası kuralların hazırlanmasını sağlamış, Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslar üstü kurumlarda, iş dünyamızın hakkını-hukukunu korumuştur” dedi.